Kur’an ve Döllenme: 1400 Yıl Önce Gelen Hakikat

 Kur’an-ı Kerim’de insanın yaratılışına dair ayetler, yüzyıllar sonra keşfedilen embriyoloji bilimiyle dikkat çekici bir uyum içindedir. Özellikle Mü’minun Suresi’nin 12-14. ayetlerinde, döllenmeden itibaren insanın gelişim aşamaları öylesine sade ama derin bir şekilde anlatılır ki insan hayran kalır.

“Sonra onu sağlam bir yere bir nutfe (sperm) olarak yerleştirdik. Sonra nutfeyi alaka yaptık, sonra alakayı bir mudgaya çevirdik. Sonra mudgayı kemiklere dönüştürdük ve kemiklere et giydirdik. Sonra onu bambaşka bir yaratık olarak meydana getirdik. Yaratıcıların en güzeli olan Allah yücedir.” (Mü’minun, 23:13-14)

Bu ayetlerde geçen aşamalar aslında bugün embriyolojide bilinen safhaları tarif eder. “Nutfah” döllenmenin ilk anını, “alaka” rahme tutunan embriyoyu, “mudga” çiğnenmiş et parçası gibi görünen şekilsiz ama gelişen yapıyı, kemik ve et aşaması da iskeletin oluşumu ve kasların gelişmesini anlatır.

Bugün laboratuvarlarda, mikroskoplarla gördüğümüz bu gerçekleri Kur’an bundan 1400 yıl önce dile getirmiştir. Modern tıbbın öncülerinden embriyolog Keith L. Moore, bu ayetlerin bilimle çarpıcı bir şekilde örtüştüğünü ve o dönemde kimsenin bu bilgileri bilmesinin mümkün olmadığını söylemiştir.

İlahiyatçıların yorumları da dikkat çekicidir. Yaşar Nuri Öztürk, Kur’an’ın bilim kitabı olmadığını, ancak insanın tefekkür etmesi için işaretler sunduğunu vurgular. Ona göre bu ayetler, insana hem kendi kökenini hatırlatır hem de Allah’ın kudretini düşündürür. Benzer şekilde Prof. Dr. Mehmet Okuyan da yaratılış ayetlerinin sadece biyolojik bir süreç değil, aynı zamanda insanı manevî bir yolculuğa çağırdığını söyler.

Aslında bu ayetler bize şunu hatırlatır: Din ve bilim çatışmak zorunda değildir. Tarihte İbn Sina, El-Biruni gibi büyük bilginler Kur’an’ın bu teşvik edici üslubundan güç alarak tıp, astronomi ve matematikte çığır açmıştır. Kur’an, aklı kullanmayı, evreni gözlemlemeyi, hayatın işleyişine bakmayı sürekli teşvik eder.

Bugün geldiğimiz noktada, döllenmenin ve embriyonun gelişim aşamalarının modern bilimle detaylandırılması, Kur’an’ın bu ayetlerini daha da anlamlı kılıyor. O dönem ne mikroskop vardı ne de laboratuvar… Ama Kur’an insanın yaratılışını aşama aşama haber veriyordu.

Bu durum bize iki şeyi gösterir: Birincisi, Kur’an’ın çağlar üstü bir mesaj olduğudur. İkincisi ise, bu bilgilerin insanı sadece hayrete düşürmek için değil, Allah’a yöneltmek için verilmiş olmasıdır. Çünkü her aşama, “Yaratıcıların en güzeli olan Allah yücedir.” ifadesiyle noktalanır.

Sonuçta Kur’an’ın amacı bir bilim kitabı olmak değildir. Ama içindeki işaretler, insanın gözünü hem bilimsel gerçeğe hem de ilahi kudrete çevirmektedir. Yaratılış, yalnızca biyolojik bir süreç değil; aynı zamanda imanla yoğrulmuş bir tefekkür yolculuğudur.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Kalbi Daralanlara İlahi Cevap: İnşirah Suresi

Kur’an Ahlakı Nerede Yaşanıyor? Gerçek İslam Kimde Görünüyor?

Reflecting on Key Qur’anic Verses: Wisdom from Sad, Rahman, Al-A’raaf, and Tegabun